

GIJC23'te kadın cinayeti araştırmalarının tartışıldığı panel. Resim: GIJN /Smaranda Tolosano
Sansasyonelleştirmeden İnsanileştirmek: Kadın Cinayetlerini Araştırmak!
Bu Yazıyı Oku
Kadın cinayetlerine, kadınların kadın oldukları için kasten öldürülmelerine ilişkin haberler genellikle müstehcen ve dehşet verici ayrıntılar etrafında şekillenmekte veya öldürülen kadın sayısını göstermek için yalnızca ham verilere dayanmaktadır.
Peki gazeteciler bu kritik meseleyi haberleştirirken nasıl daha iyisini yapabilir, kadın cinayetlerini suç istatistiklerine indirgemeden verileri nasıl kullanabilir ve nasıl insanileştiren ama sansasyonel olmayan bir anlatı üretebilirler? The Examination’ın veri editörü Mago Torres, 13. Küresel Araştırmacı Gazetecilik Konferansı’nda (#GIJC23) düzenlenen bir panelde dört muhabirle kadın cinayetleri konusunda güçlü bir hikaye anlatımı için istatistikler ve kişisel anlatı arasında nasıl bir denge kurulabileceğini konuştu.
Yapısal Sorun
Justicia Machista (“Cinsiyetçi Adalet”) araştırması için Fabiola Torres ve Peru merkezli Salud con Lupa’daki ekibi, mahkeme kayıtlarına erişmek ve 2018 ile 2022 yılları arasında kadın cinayeti ve kadın cinayetine teşebbüsle ilgili 160 mahkeme kararından oluşan bir veri tabanı derlemek için Bilgi Edinme taleplerinde bulundu.
Araştırmacılar, mahkeme kararlarından elde edilen ifadelerin, hakimlerin gerekçelerinin genellikle sanık avukatları tarafından sunulan veya kadın cinayetine teşebbüs iddialarını fiziksel yaralama gibi daha hafif suçlara indirgemeye yönelik argümanları içeren anlatı ve argümanları yansıttığını ortaya koymuştur. Buna bir örnek, yaraların kadının vücudunun kritik bölgelerinde olmaması nedeniyle öldürme niyeti bulunmadığı yönündeki gerekçeler vardı.
Salud con Lupa muhabirleri, mahkemelerin mahkumiyet kararlarını verirken, bu tür suçlar için ceza kanununda belirtilen cezaları genellikle uygulamadıklarını belirttiler. Hakimlerin gerekçelerinden bazıları, hükümlünün bakması gereken çocukları olan genç bir adam olması ve hala “üretken bir yaşta” olması halinde, suçunun ömür boyu hapis cezasını hak etmediği yönündeydi.
Torres, araştırmanın “rahatsız edici bir gerçeği” ortaya çıkardığını söyledi. “[Kadın cinayeti işleyen] bir kişinin profili, cinsiyetçi davranışları kökleşmiş sıradan bir erkektir kalıbını eleştiriyor. Toplumun toplumsal cinsiyet şiddeti sorununu bir grup “kötü erkeğe” indirgeme eğiliminde olduğunu ancak bunun doğru olmadığını da sözlerine ekledi. “Bu yapısal bir sorundur.”
Araştırmanın bulguları, yargı sistemindeki boşlukların ve tutarsızlıkların daha iyi anlaşılması için yargının toplumsal cinsiyet adaleti komisyonu da dahil olmak üzere Perulu hakimlerle paylaşıldı.
Torres, gazetecilerin kadın cinayetlerini araştırırken öldürülen kadın sayısının ötesine bakmaları ve eğilimleri araştırmaları gerektiğini söyledi. Örneğin, Torres ve ekibi 2021 yılında kadın cinayetlerine kurban giden her yedi kadından birinin başlangıçta kayıp olarak bildirildiğini kaydetti: Torres, “Önce kayıplar, sonra kadın cinayetleri geliyor” dedi.
‘Sarsıcı’ Veri Eksikliği
Akdeniz Araştırmacı Habercilik Enstitüsü’nde (MIIR) gazeteci ve yapımcı olan Janine Louloudi, COVID-19 salgını sırasında Avrupa’daki şiddet ve kadın cinayetlerinin durumunu ortaya koymak için 19 haber merkezinde sınır ötesi bir araştırma yürüttü. Kadın Cinayetleri: Avrupa’da Kadınlara Karşı İlan Edilmemiş Savaş, kadın cinayetlerine ilişkin mevcut verilerin “şaşırtıcı” eksikliğini ortaya koydu.
Araştırmaya göre, 2018’den sonra Avrupa Birliği düzeyinde kadın cinayetlerine ilişkin hiçbir resmi veri bulunmuyor ve Avrupa genelinde sadece Kıbrıs, hukuk sisteminde cinayetten farklı olarak kadın cinayeti suçunu tanımlıyor. Kısa bir süre önce Malta, kadınlara karşı işlenen cinayetler için “kadın cinayeti kastı” hükmünü getirmiştir. Ekip, Avrupa Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü (EIGE) gibi bölgesel kaynaklardan ve ulusal istatistikler ve polis verileri gibi devlet düzeyindeki kaynaklardan veri toplamıştır. Yerel izleme grupları gibi resmi olmayan kaynaklardan elde edilen veriler de dahil edilmiştir.
Hayatta kalanlar ve kurbanların aile üyeleriyle yapılan görüşmeler, kadın cinayetlerinin tutku suçu olarak sansasyonel bir şekilde haberleştirilmesine karşı koymak için çok önemliydi. Louloudi, “Her istatistik, bir kadının hayatının değiştiği bir andır” dedi.
Louloudi ve Atina merkezli medya geliştirme sivil toplum kuruluşu iMEdD Lab’de gazeteci olan ve sınır ötesi hikayenin veri analizi ve görselleştirmelerinden sorumlu olan Thanasis Troboukis, veri toplama ve anlamlı karşılaştırmalar yapma konusunda ipuçları paylaştı.
1-Eksik verileri görselleştirin. Veriler derlendikten sonra Trobouki, “neyi yapıp neyi yapamayacağınıza dair genel bir resim elde etmek” için analize dalmadan önce veri boşluklarını analiz etmeyi önerdi.
2-Sadece mutlak sayılara değil, oranlara da odaklanın. Farklı ülkelerden veri toplamak, veri toplama metodolojilerinde ve hesaplamalarda farklılıklar anlamına gelecektir. Anlamlı karşılaştırmalar yapmak için yüzde değişimlerini hesaplayın.
3-Karşılaştırma yapmak için genel istatistiksel verileri kullanın. Kadın cinayetlerine ilişkin verileri nüfus gibi istatistiklerle karşılaştırmak, kadın cinayetlerinin genel nüfusa oranını bağlamsallaştıracaktır.
4-Verilerin hayatta kalanın yolculuğunu nasıl gösterdiğini inceleyin. Örneğin, bir mağdur bir yardım hattını aramayı deneyebilir. Troboukis, kaç çağrının kaydedildiğini bulmaya çalışın diyor. Ayrıca, bir kadın şikayette bulunabilir, bu nedenle şikayetlerin sayısını ve bildirilen şiddet türlerini analiz etmek, bunların kaçının gerçekte bir tutuklama ve mahkumiyetle sonuçlandığını gösterebilir.
5-Düşünülmesi gereken diğer sorular: Ülkeniz yakın partner şiddetini tanıyor mu? Kadına yönelik şiddeti çerçeveleyen mevcut yasalar nelerdir? Mağdurların yaşı nedir? Mağdurların cinsiyeti nedir?
Güney Afrika örneğinde, Laura Grant ve Media Hack Collective’deki ekibinin karşılaştığı ilk engel kadın cinayetlerine ilişkin verilerin olmamasıydı; her yıl yayınlanan suç verileri, kadın ve erkek ayrımı olmaksızın yalnızca cinayet sayısını saymaktadır.
2019-20 suç verilerine dayanan bir Güney Afrika Polis Teşkilatı (SAPS) PowerPoint sunumu, kurban ve katil arasındaki ilişki hakkında bilgi içeriyordu, ancak bu, o yıl hem erkek hem de kadın kurbanlar için beş cinayet vakasından yalnızca birinde biliniyordu.
Grant’in ekibi, boşlukları doldurmak ve bu hikayelerden bazılarını anlatmak için öldürülen kadınlarla ilgili haberleri derledi ve cinayetlerin nerede işlendiğine dair interaktif bir harita oluşturdu ancak bazı haberlerde bile kurbanlar ve ölüm nedenleri hakkında bilgi yoktu. Grant, bu eksik detayların, veri araştırmalarını #SayHerName olarak adlandırmaya karar vermelerinin nedeni olduğunu açıkladı: Güney Afrika’daki Kadın Cinayetleri Salgınının Yüzleri. (Haber hikayelerini araştırma metodolojileri hakkında daha fazla ayrıntıya buradan ulaşabilirsiniz).
Araştırmalarında yer verdikleri SAPS verilerine göre, 2015-2020 yılları arasında toplam 13.815 kadın öldürüldü ya da her gün yaklaşık yedi kadın. Grant, Ocak 2018’den Ekim 2020’ye kadar olan haberlere baktıklarında, bu zaman diliminde öldürülen 18 yaş ve üstü kadın sayısından, vakaların yalnızca küçük bir kısmının ulusal veya yerel haberlerde yer aldığını tespit ettiklerini açıkladı.
“[Kadın cinayetleriyle ilgili] medya hikayeleri genellikle genç, güzel kadınlar ya da ünlüler hakkında. Ayrıntılar müstehcen ya da dehşet vericidir” diyen Grant, sonunda kamuoyuna yansıyan hikayelerin çoğunun kadına yönelik şiddete son verilmesi çağrısında bulunulan anma günlerinde ortaya çıktığını belirtti.
“Anlatılmayan pek çok kadın hikayesi var. Ve bu hikayelerin anlatılmamış olması da bir o kadar önemli,” diye ekliyor Grant.