Susturulan Gazetecilere Destek: Yarım Kalan Çalışmaları Araştırmak
Hindistan’daki “kum mafyasından” Guatemala’daki ferronikel endüstrisine ve Tanzanya’daki altın madenciliğine kadar, madencilik endüstrilerindeki perdeyi aralayan gazeteciler susturuluyor.
Hindistan’da yerel bir yetkilinin kum madenciliği işine karıştığı iddiasıyla ilgili yazılar yazan muhabir Jagendra Singh, 2015 yılında kasten ateşe verildiğini iddia ettikten sonra yanık yaralarından öldü. Guatemala’da gazeteci Carlos Choc, 2017 yılında su kirliliğine karşı protesto düzenleyen bir balıkçının öldürülmesini belgelemesinin ardından cezai suçlamalarla karşı karşıya kaldı. Tanzanya’nın Büyük Göller Bölgesi’nde bir altın madeninde insan hakları ihlalleri iddialarını araştırırken muhabirler tehdit edildi.
Green Blood, yerel muhabirlerin çalışırken zorluk yaşadıkları işleri tamamlamak amacıyla 15 ülkeden 40 gazeteciyi bir araya getirdi. Çalışma, araştırmaları nedeniyle hayatları veya özgürlükleri tehdit altında olan gazetecilerin çalışmalarını sürdürmek ve yayınlamak için GIJN üyesi Forbidden Stories tarafından yönetildi.
Forbidden Stories, 2017 yılında araştırmacı gazeteciler tarafından yolsuzluk, çevre suçları ve insan hakları ihlalleri gibi tehlikeli konularda haber yapmak için kuruldu. Forbidden Stories genel müdürü ve kurucusu Laurent Richard, “Grup olarak, basın düşmanlarına güçlü bir sinyal gönderebiliriz: Haberciyi durdurdunuz ancak mesajı durdurmayacaksınız.”
Sekiz aydır yürütülen Green Blood projesi, 2019’un Temmuz ayında 30 medya kuruluşu tarafından araştırma olarak yer verildi ve Fransız televizyonunda belgesel serisi olarak yer aldı. Araştırma Canon, Apple ve Nokia dahil olmak üzere teknoloji şirketlerinin Tanzanya altın madeni ile iş anlaşmalarını yeniden değerlendirme ve ferronikel madencilik şirketinin işletme haklarının Guatemala’da bir adalet mahkemesi tarafından askıya alınmasını sağladı.
Forbidden Stories’in Proje Yöneticisi Jules Giraudat, bu büyüklükte bir sınır ötesi araştırma yürütmek her şeyden önce bir koordinasyon başarısı.
Paris’teki ilk toplantıda, muhabirlere bilgileri güvenli bir şekilde paylaşmak için bir intranet sistemi kullanma eğitimi verildi. Ekibin sayfaları, blog gönderilerini, toplantı notlarını ve dosyalarını güvenli bir şekilde paylaşabileceği bir merkez oluşturuldu. Bu hizmet için de Confluence kullanıldı. Kişisel çalışma alanlarını oluşturup, her aşamada parola korumalı erişim sağlanıyor.
Muhabirlere odaklanacakları üç ülke belirlendi. Ardından kimlerin kimlerle çalışacağı planlanıp ekipler oluşturuldu. Böylece yeni bulguların olasılığını, sahadaki insanlarla iş birliği imkanını ve coğrafi erişimi hesaba katarak takip edecekleri konuları belirlediler.
Giraudat GIJN’e “[çevresel suçların] gerçekten küresel bir sorun olduğunu göstermek için üç farklı kıtadaki konuları seçtik” dedi.
Her ekipte, bazı gazeteciler araştırmaya odaklanırken, diğerleri sahada haber toplamaya odaklandı. Araştırmacılar, sosyal medya analizi, uçuş takibi, video araştırma yöntemleri ve gelişmiş İnternet aramaları gibi çeşitli araçları kullandılar. Sahada olan ekipler, gizli kaynaklardan oluşan bir ağ oluşturdu, çevre sensörleri kullanıldı ve halka açık kayıtlar ve şirket kayıtları kontrol edildi.
Tanzanya Altınını Kaynağa Kadar İzlemek
Madenden son alıcıya kadar tedarik zincirlerini takip etmek, araştırmacı gazetecilik için de zor. ABD merkezli teknoloji devleri de dahil olmak üzere şeffaflık ihtiyacı önemli ancak şirketler metallerin geldiği madenleri listelerken, rafinerilerin listelerine yer vermiyorlar. Bu araştırmacı gazeteciler için bir sorun. Bu, açık şekilde görülen bir gri alandır ve araştırmacı için haber burdadır!
Tanzanya’nın Kuzey Mara bölgesinde yer alan altın madenleri gazetecilerin üzerinde çalışmak istedikleri bir maden. Burada çok sayıda yabancı ve yerel gazeteci iddiaları araştırmaya çalışırken Tanzanya yetkilileri tarafından tutuklanmış, tehdit edilmiş veya sansürlenmişti. Hak ihlalleri yaşanmıştı. Green Blood projesinin bir parçası olarak, The Guardian‘ın da aralarında bulunduğu kanallar, kurbanların tanıklıklarını toplayarak yıllardır susturulanların seslerini duyurdu.
Ekip, bu kirli altının nihai alıcılarının hangi şirketler olduğunu araştırmaya karar verdi. Açık kaynak araçlar araştırma için önemli bir olanak oldu. Gelişmiş Google aramaları bir hipotez oluşturmalarına yardımcı olan mahkeme belgeleri ve tedarik zincirlerindeki mevcut PowerPoint sunumları dahil olmak üzere yararlı ön materyaller ortaya çıkmış oldu. Altının nereye uçabileceğine dair ipuçları elde edildi ve madeni işleten şirketin PR memurunun sosyal medya hesapları (gazetecilere herhangi bir suçu reddettiğini söyledi), uçak pistindeki özçekimleri ve uçakların yakın çekimlerini içeriyordu. Bu resimler sırayla hangi uçuşların izleneceği hakkında ek bilgi sağlamış oldu.
Bu bilgi hazinesi, sahadaki kaynaklardan gelen bilgilerle çapraz referanslandı. Ekip, bir kaynak tarafından uyarılmadan ve odak noktasını uluslararası bir endüstriyel ve ticaret hizmetleri grubunun parçası olan bir Hint rafinerisine daraltmadan önce bir dizi yanlış yola girdi.
Bunun yanında ekip maden şirketinin tedarikçilerinden biri olduğuna dair onaya ihtiyacı vardı. Firma, bağlantıyı doğrulayan bir e-postayla yanıt verdi. Firma, eğer insan hakları ihlalleri yaptıklarına dair makul bir risk tespit ederse ekip, “[madenle] ilişkilerini sonlandıracaklarının sözünü verdi.
Onay sonrası aynı rafineriden yararlanan bazı teknoloji firmaları da tedarik ile iligli yeniden değerlendirme yapacaklarını taahhüt ettiler ayrıca bu süreçte Tanzanya hükümeti madene ceza verdi.
Guatemala’daki Kirlilik ve Protestocular
2011 yılında uluslararası bir madencilik ve metal grubu, doğu Guatemala’nın tepelerinde yer alan ücra bir belediyeye geldi. Demir ve nikel alaşımını çok sayıda uluslararası çelik üretim şirketine satan bir ferronikel madenini devraldı ve madeni yerel yan kuruluşu aracılığıyla işletti.
Maya Q’eqchi topluluğu adlı yerel bir yerli grup, madenin gölü kirletmekten ve bölgenin dev ormanını kesmekten sorumlu olduğunu iddia etti. Topluluk sakinleri, bir zamanlar ağaçların durduğu gökyüzünde turuncu bir toz bulutunun yayıldığını görebildiklerini söylediler.
27 Mayıs 2017’de öfkeli göstericiler polise taş atarken, balıkçı Carlos Maaz vurularak öldürüldü. Guatemalalı yetkililer, yerel bir gazeteci olan Prensa Comunitaria Carlos Choc’un Maaz’ın cansız bedenini kayıt altına almasına rağmen, yetkililer herhangi birinin öldüğünü yalanladı.
Gazeteci olay yerinden haber yapmak için yayına girdi ve daha sonra tehdit almaya başladı. Hakkında ceza soruşturması başlatıldı ve saklandı. (Devam etmekte olan bir dava ile karşı karşıya olan Choc, kendisini sindirmeye yönelik devam eden bir girişim olduğuna inandığını, Nisan ayında evine girdiklerini ve ekipmanlarının çalındığını belirtmişti.)
Green Blood projesi, Choc ile birlikte çalıştıktan sonra Guatemalalı yetkililerin balıkçının ölümü hakkında “defalarca yalan söylediğini” bildirdi. Choc’un çektiği fotoğraflar ve videolar, ateş açan polis biriminden sorumlu memurun kimliğinin belirlenmesinde belirleyici rol oynadı. O güne ait video ve fotoğraflar değerli kanıtlar içeriyordu. Memurların üniformaları polis şubesine götürüldü. Resme daha yakından bakıldığında, bir polis memurunun doğrudan balıkçılara silah doğrultduğunu ortaya çıkardı, bu da yetkililerin hiçbir polisin silah taşımadığı iddiasıyla çelişiyordu.
Açık kaynak araştırmacısı Youri van der Weide’nin yardımıyla Carlos Maaz’ın son anlarına ait görüntüler bir araya getirildi. Belgesel dizisinde, ekibin o gün komutadaki memurla görsel kanıtlarıyla yüzleştiği görülüyor. Ama o tüm iddiaları yalanladı.
Gazeteciler ayrıca topluluğun artan çevresel endişelerini doğrulamak için yola çıktı. Madenin yakınındaki hava kalitesini bir ay boyunca, yüksek seviyelerde kaba partiküller gösteren bir çevresel sensör kullanarak test ettiler,bazıları Dünya Sağlık Örgütü’nün önerilerinden altı kat daha fazlaydı.
Soruşturmanın ardından, Guatemala Anayasa Mahkemesi, operatörün çevreye herhangi bir zarar vermediğini kategorik olarak reddetmesine rağmen, fabrikadaki tüm operasyonların askıya alınmasına karar verdi. İlgili firmalardan biri, Green Blood araştırmasının bir parçası olan yayınlardan biri olan Le Monde aleyhine, gazetenin öne sürdüğü iddiaların “kasıtlı olarak yanlış temsil edilen gerçeklere ve manipülatif varsayımlara dayandığını” söyleyerek hakaret davası açtı.
Hindistan’daki “Kum Mafyalarını” Araştırmak
Hindistan’da “kum mafyası”, inşaat endüstrisi için yasadışı kum madenciliğinden kazanç sağlayan bir dizi şnsan, kuruluş ve suçlu grupları ifade ediyor. Ülkede kum madenciliği büyük bir iş. Talep, arzı geride bıraktıkça, kıyı kentleri erozyona ve yükselen deniz seviyelerine karşı giderek daha savunmasız kalıyor. Kum madenciliği endüstrisinin işleyişini ortaya çıkarmaya çalışan STK’lar ve gazeteciler bir dizi tehditle karşı karşıya kaldı.
Deneyimli araştırmacı gazeteci Jagendra Singh, Uttar Pradesh bölgesindeki kıdemli bir bakanın bu işle ilgilendiğini iddia eden makaleler yazdı. Haziran 2015’te ciddi yanıklarla hastaneye kaldırıldıktan kısa bir süre sonra kaydedilen bir video mesajında Jagendra Singh; politikacının destekçilerini onu öldürmeye teşebbüs etmekle suçladı, daha sonrada yanık yaralarından öldü.
Olay, videoya rağmen intihar olarak nitelendirildi. Singh’in cenazesinin olduğu gün ailesi, cinayet ve kurban işleme komplosu iddiasıyla yasal bir şikayette bulundu. Daha sonra şikayeti geri çektiler.
Forbidden Stories, bakan, destekçileri ve Singh cinayeti arasındaki olası bağlantıları incelemek için halen “kum mafyasını” araştıran birkaç cesur muhabirden biri olan Sandhya Ravishankar ile iş birliği yaptı.
Hikayeyi araştırmanın anahtarı, kendileriyle Singh ailesi arasında güven tesis etmekti. Ravishankar, GIJN’e, “Yüzlerimizi görürlerse açılacaklarını düşündük,” dedi.
Ravishankar’ın söylediği gibi, işe yaradı ve “baraj yıkıldı.” Uluslararası gazetecilerden oluşan bir kolektifin korumasıyla güvence altına alınan aile, şikayeti geri çekecekleri şartıyla üç milyon rupi (yaklaşık 40.000 $) nakit kabul etmeleri için teşvik edildiklerini söyledi.
İşlemi kanıtlayan herhangi bir belge olmadığı için ekip daha fazla tanıklık toplamak için yola çıktı.
Muhabirler gizli kameralar kullanarak Singh’in saldırıya tanık olan ama aynı zamanda olayların anlatımını geri çeken bir arkadaşıyla karşılaşmalarını belgeledi. Gazetecilerin yanına gelince kadın, “ağabeyi” olarak tanımladığı birini aradı. Kısa süre sonra Ravishankar, ziyaretlerinin kapsamını soran başka bir politikacıdan telefon aldığını söyledi.
Ravishankar ayrıca, memurların İlk Bilgi Raporunu sağlamadığı yerel bir polis karakolunda memurlarla karşı karşıya kaldığını, bir belgenin genellikle bir soruşturma açıldığında derlendiğini söyledi.
Sözcülerinin yorum taleplerini geri çeviren bakan, daha sonra meclisteki koltuğunu kaybetti ve kamudan emekli oldu.
Kum tepeleri çekildikçe, deniz Hindistan’ın anakarasına daha da uzanıyor. Ravishankar, “kumun su kadar kıt hale geldiğini” ve gazetecilerin ortak çabasının Hindistan’da bu konu hakkında daha fazla farkındalık yaratmayı başardığını söyledi.
Bir muhabir olarak, bu ona işini yapmaya devam etmesi için daha fazla hareket alanı da sağladı. “Şimdi kendimi çok daha güvende hissediyorum,” dedi. “[Kum mafyaları hakkında haber yapmak] bana çok fazla kaygı veriyordu. Ama şimdi kötü bir şey olursa, benim için sesini yükselten başka gazetecilerin olacağını biliyorum.”
Federica Marsi insan hakları ve çevre konularını ele alan bağımsız bir gazetecidir. Çalışmaları Al Jazeera, Vice UK, Open Democracy, The Middle East Magazine ve Wired tarafından yayınlandı. City University of London’da gazetecilik okudu.